Thursday, October 27, 2011

Bir soru:

Van/Türkiye depreminin haberini nasıl aldınız?

A) Gazete
B) Televizyon / Radyo
C) İnternet
D) Van'dan gelen bir telefon
E) Ne depremi?

Sanırım en az yüzde 95'in ilk üç cevapdan birini seçeceğinden emin olduğumu söyleyebilirim (umarım E'yi seçenlerin sayısı 0 olur.)

Peki, ben yurtdışında yaşamama rağmen depremin haberini ilk iki saat içinde nasıl aldım?
Peki, ben haberi aldıktan sonraki ilk saat içinde beni arayan, değişik uyruklardan beş arkadaşım haberi nasıl aldı?

Cevap: Basın.


Lütfen, çok saygı duyduğum ve örnek almaya çalıştığım, değerli gazeteci ve Bursa Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Sayın Nuri Kolaylı'nın  başsağlığı dileklerini ve basının insanlığa hizmet etmesinin engellenmesinden dolayı duyduğu üzüntüyü dile getirdiği  yazısını okuyun.

http://bgc.org.tr/haber/aciklama.html



Umut var

Evlerinde oturup "ne yapabilirim?" diyenler için herhangi bir burokrasi engeline (kriz anında burokrasi?!) ve ya devlet prosedürüne takılmadan direk olarak depremzedelere ulaştırılabilecek bir yardım türü var: Dua!

Dualarımızı, pozitif enerjimizi, iyi düşüncelerimizi, yönlendirilmiş iyi dileklerimizi mağdurlara birinci elden ulaştırmamızın önüne geçebilecek kimse yok.  Lütfen günde birkaç dakikanızı deprem korkusunun üstüne soğuk ve donma tehlikesiyle karşı karşıya olan mağdurlar için ayırmaktan kaçınmayın.  Bir kişinin kalbine, "Bu da geçecek." duygusunu gönderebilirsiniz.

Bunu vesile bilerek buradan sevgili Mehmet Parpudar Bey'e desteğinden dolayı ve sesimiz duyurmamıza yardımcı olduğu için teşekkür etmek istiyorum.  Mehmet Bey, Van için dualarımızı Şifa Enerjisi ile ulaşstırma çalışmalarına devam ediyor.  Toplu duanın gücünü hepimiz biliyoruz.  Yapabileceğimiz en cömert en düşünceli girişimlerden biri dualarınızda mağdurlara yer ayırmanızdır.








Cadirlar Nerede?

Günlerdir internette Van için açılan yardım kampanyalarını bulmaya calışıyorum.  Geçtiğimiz aylarda Japonya'nın yaşadığı felaketin ertesinde, yurtdışından para bagışları için oluşturulan onlarca yardım kampanyası vardı, hem kişisel girişimler hem de devletin ve önde gelen yardım vakıflarının başlattığı girişimler.  Google Kriz sayfasında koskocaman bir "Donate/Bağışla" linki koyarak dunyanın her yerinden yardım etmek isteyenlere kolay - daha da önemlisi - hızlı imkanlar sunmuştu.

Türkiye'deki depremin haberleri dünya basınını dolduruyor, dünya izliyor ve yardım etmek istiyor, hemen internete sarılıyor, nereye para yardımı gönderebileceğine dair adam gibi tek bir bilgi yok.  Global Giving sitesinde bireylerin başlattığı programlar var ama bunlar yine sizin ve bizim gibi duyarlı bir kaç kişinin eksiği kapatma çabaları. Neden Google'da koskocaman bir "Turkish Red Crescent" butonu yok mesela. Bir tıklama ile bağış yapmak isteyen kişiyi direk olarak gerekli sayfaya götürsün.  Google kriz sayfasında Kızılay'a nasıl bağış yapabileceğimi görmek için kaç yere "tıklamam" gerekti!

Yurtdışında yaşayan Türkler ya da yardım etmeyek isteyenler haber okumaktan öteye gidemiyorlar.  Haberlerin de hangisi doğru?  Dünya az önce benim yaptığım gibi Huffingtonpost'daki haberi okuyup "Sadece Red Cross/Kızıl Haç 6000 üzerinde çadır yardımı yapmış." deyip rahatlayabilirler.  Ama onlardan farklı olarak ben daha sonra Evrensel Gazetesi'nde Cadirsiz 5. Gun başlıklı yazıyı okudum!  Nerede bu 6000 çadır ki bu sadece bir kurumdan gelen rakam?

1999 depreminin ardından yıllarca gereksiz konuşma tartışma yapıldı ve hala deprem ve kriz yönetimi yapamıyoruz.  Bu beceriksizlik beni çileden cıkarıyor. "Kriz" kelimesinin nesini anlamıyor devlet acaba ya da bu beceriksizlikten her kim sorumluysa. 











Wednesday, October 26, 2011

Deprezedelerin donma tehlikesi

Scientific American dergisi Van'a doğru ilerlemekte olan fırtınanın raporunu vererek depremzedelerin hipotermi riski ile yüzyüze olduğuna dikkat çekiyor:

Makaleyi burada bulabilirsiniz.



GOOGLE'dan depreme yönelik hizmet.  Gelişmeleri, kurtarma çalışmalarını, ve ihtiyaç dağılımlarını takip edebilirsiniz.

crisisresponse/Turkey



Facebook'da Van için yurtdışı arama-kurtarma ve saglik yardım teklifleri kabul edilsin
isimli bir grup var.  Grup sadece erzak yardımı değil arama-kurtarma ekibi yardımlarının da kabul edilmesini teşvik etme girişiminde.  Anladığım kadarıyla devlet burnu büyüklük yapıp, biz hallederiz tavrı takınma çabasında.  İlk üç gün çok önemli! Her yardımı kabul etmeliyiz.
Takip ederek görüşlerinizi bildirebilirsiniz.

Van için yurtdışı arama-kurtarma ve saglik yardım teklifleri kabul edilsin

Tuesday, October 25, 2011

Yalnız Değilsin Van

Az önce blog dostlarımızdan birinin paylaşımı sayesinde aşağıya eklediğim siteyi buldum.  Van'daki gelişmeler, değişen ihtiyaçlar listesi, telefon numaraları gibi oldukça kapsamlı bilgilere ve güncellemelere ulaşabilirsiniz.

http://yalnizdegilsinvan.wordpress.com/

Buna ilave olarak, yine bu sabah Yahoo Haberlerde Erciş'de enkazdan sağ salim kurtarılan iki haftalık bebeğin haberlerini okudum, "Mucize Bebek" olarak başlık koymuşlar...mucize gerçekten.

Haberde aynı zamanda devletten ulaşan yardımların yavaşlığından bahsediliyor.  Neyse ki Yardım Melekleri var.

Monday, October 24, 2011

Van'a Yardımlar Kanatlanıyor

Yardım Melekleri, Van'a doğru kanatlanlamaya başladı!
Kriz ve panik dönemlerinde erken ulaşan ve
depremzedelere anında sahip çıkıldıkları duygusunu veren yardımlar çok önemli.

Yurtiçi Kargo ve MNG Kargo ücretsiz olarak ulaştırıyor kargoları!




İşte, hiç zaman kaybetmeden, Van'a doğru ilk yardımları kanatlandıran meleklerden bazılarının listesi:

Bahar Aydemir
Esin Gençler-Cem Gençler 
Serkan Çoban 
Murat Kataroğlu 
Emre Ozhan 
Berna Yazıcı 
Ahu Serap Tursun 
Zeynep Adıgüzel 
Aylin Doğanışık 
Arzu Ciğer 
Burçin Alpacar

Çok büyük bir mutluluk ve gurur kaynağı bu liste!   Çok teşekkür ederim desteğiniz ve duyarlılığınızdan dolayı.

Bize katılın, Yardım Melekleri'nin  zaman, uzaklık, ve kaynak sınırlamaları olmadan
daimi olarak insanlığa yardım için hazır olduğunu kanıtlayalım.

Sunday, October 23, 2011

Van için Telefon Numaraları

Baş Yardım Melekleri Burçin ve Sacide telefonlara sarılıp bize gerekli bilgileri ulaştırdılar:


Van İl Acil Afet Durum Müdürlüğü'ne kargo yapıyoruz. 
Çadır, battaniye ve kalın giysiye ihtiyaç varmış.
Nuriye Hanım, 0505 869 59 59 telefon numarası.
Bir diğer telefon numarası, 0 432 226 75 00 


Haydi dolapları karıştırmaya başlayalım!

Not: Kolilerinizin üstüne isminizle beraber "Yardım Meleği" de yazarsanız bir merak ve birliktelik duygusu oluşturmamıza katkıda bulunup daha da geniş kitlelere ulaşmamıza yardımcı olabilirsiniz. 

______________________________________________________________


Elif Şafak'ın Twitter çağrısı:
http://twitter.com/#!/Elif_Safak

Van

...Bir yanda mutluluk verici gelişmeler diğer tarafta panik haberleri.

Samsun'dan gelen haberleri yazmamın hemen ardından Van'daki deprem haberlerini okudum.  İçim acıdı...

Yardım Meleklerini Van için kanatlandırmalıyız.  Ne yapabileceğimizi araştırıp tekrar yazacağım.

Bir önceki yazımda sormuştum, "Siz bugün ne yaptınız?" diye.  Eğer aklınızda birşey yoksa sanırım Van'ı listede baş sıraya oturtabiliriz.

Dualarımız seninle, Van.

Proje no.1'de gelişmeler

Yine harika bir pazar günü.  Soğuk geçen bir haftadan sonra güneşli ve ılık bir sonbahar gününe uyanmak gibisi var mı?

Bu sabahı aydınlatan asıl gelişme ise Cemile Kara Hanım ile yaptığım telefon görüşmesi idi.  Bildiğiniz gibi Cemile Hanım, adı geçen Proje No.1'in ön adımcısı.

Kendisini "mevcut durumda" değişim yaratmak için başlattığı girişimden dolayı tebrik  ettim (ki kesinlikle tebriğe şayan bir durum) ve sordum, "Nasıl, birşeyler gelmeye başladı mı?"

Cemile Hanım kutuların, paketlerin gelmeye başladığını, kıyafetlerden boya kalemlerine kadar değişik yardımların geldiğini söyledi.  Mutluluktan uçacak gibi oldum!

Daha dün akşam Türkiye'de üstüste yaşanan olaylar için hayalkırıklığı ile dolu bir yazı yazmıştım, ama postalamadım...çok umutsuzlukla dolu gibi geldi.  Bu sabah, Cemile Hanım'dan güzel haberleri alınca tekrar güven duydum insanlığa, yüzüm güldü.

Neden bu proje bu kadar mühim anlayabiliyorsunuz değil mi?
Çünkü tek gereken, bir kişinin onay, izin vs. beklemeden önayak olması gerek değişim için.  Cemile Hanım küçük sisteminde umut getiren bir değişim başlattı.

Siz ne yaptınız bu günlerde?

Sunday, October 16, 2011

Proje no. 1: Orda, bir köy var uzakta

Sevgili Dostlarım,

Geçenlerde uzun zamandır takip ettiğim Hatice Hanım'ın Portakal Ağacı isimli yemek blogunda bir yardım çağrısı ile karşılaştım.  Beni çok düşündürdü ve umutlandırdı bu çağrı.  Kendim oldukça uzakta olduğum için ilk aklıma gelen Facebook'da paylaşmak, email olarak tanıdığım herkese göndermek oldu.  Daha sonra belki biraz daha fazla yapabilirim diye düşündüm.

 Sayın Cemile Kara Samsun'un dağ köylerinden birinde yaşayan bir ögretmen eşi. Yaşadığı yerdeki durumu geliştirmek için kişisel adım atan,  devletin, onun ya da bunun gelip de durumu görüp birşeyleri değiştirmesini sonsuza kadar ve yok yere beklemek yerine elindeki imkanlarla sesini duyurmaya çalışan Cemile Hanım'nın kararlılığına çok saygı duydum ve Sesini burdan duyduğumu göstermek amacıyla bir yardım paketi hazırlıyoruz.

İnternet hayatımızdan çok değerli dakikalar çalabiliyor boş yere, ama aynı zamanda Samsun'un dağ köyünde yaşayan bir hanımın yardım çağrısının neredeyse ışık hızıyla Amerika'da yaşayan birine ulaşmasını da sağlıyor.

Biz Türkler yardım severlik ve cömertliğimizle tanınırız, ama doğrusu pek azımız değişiklik yaratacak girişimlerde bulunuyoruz o da rahatımıza düşkünlüğümüz nedeniyle. Haydi, kabul edelim, evet çok açık elli ve yardım severiz ama rahatımıza çok düşkünüz.
Buradan bir başlangıç yaratmak içim elimden geldiğim kadarıyla birşeyler yapmak istiyorum.  Maalesef çok uzak olduğum için şimdilik bu kadar yapabiliyorum ve sizi de bana katılmaya çağırıyorum.  Bu hanıma ve köyüne yardım edelim.  En azından telefon edip kendisini girişiminden dolayı tebrik edip kutayalım ki sesinin taa nerelere kadar duyurduğunu görebilsin, bir kişinin gerçekten bir değişiklik yapabileceğini görsün ve o köydeki çocuklara göstersin.

Yardımınızla sadece bugün bir çocugu giydirmekle kalmayacak, o giydirdiğiniz çocuğun geleceğe ve insanlara güven kazanmasını sağlayacaksınız. O çocuk bilecek ki ben kendim için birşey yaprsam karşılığı bana gelecek, ben bir adım atarsam uzakta tanımadığım biri bana yardım edecek. Hem kendilerine hem de insanlığa güven bilinçaltlarına yerleşecek, ve taa kalplerinde bilecekler ki eğer seslerini çıkarırlarsa mutlaka bir duyan olacak. O çocuk kendi kaderini kendi çizebileceği ve tutarsa koparabileceği bilinciyle büyüyecek, umutsuzluk ve kaybolmuşluk ile değil. Bence kalkınmaya giden yol budur.

Haydi birer yardım meleği olalım. İşte Cemile Hanım'ın Hatice Hanım'a yazısı.
Bu yazıyı buraya tıklayarak da okuyabilirsiniz.

Portakal Ağacı'ndan alınmıştır
"Merhabalar Hatice Hanım, blogunuzu sessiz, sakin takip edenlerdenim, arada bir yorum yazmışlığım olmuştur...
Benim aslında sizden bir istirhamım olacak; ben Samsun'un  bir dağ köyünde yaşıyorum, eşim öğretmen... Yaşadığımız bu köyün çocuklarının hali içler acısı. Fakirlik, sefalet diz boyu... Kendi mahsüllerini yapıp yedikleri için bir sıkıntı yok bu konuda. Sıkıntıları kılık kıyafet. İnanır mısınız okula gelen yavrucakların üzerinde bir montu bile yok... Demem o ki; çevreniz mutlaka geniş, ulaşabildiğiniz insan sayısı da oldukça geniştir sanıyorum... Sizden ricam kullanılmayan kılık kıyafetlerin, ayakkabıların bu yavrucaklara gönderilmesi...
Okulumuzda 6'sı kız, 5'i erkek olmak üzere toplam 11 öğrenci (bunlar 7,8,9 yaşlarında,yani 1,2 ve 3. sınıf öğrencileri) var.Ayakkabı numaraları da ortalama 30 ila 34 numaraları arasında değişiyor.Naylon lastik ayakkabı ile kundura ya da bot arasında birkaç numara farkı olabilir, bu da mühim değil; annelerinin ördüğü patikleri giyip aradaki farkı kapatabilirler, eğer büyük gelirse...:) Bu çocukların birkaç da kardeşleri var; 1-5 yaş arası,; 8-10 çocuk kadar, kız erkek karışık...
Aslında size şunu söylemek isterim ki, bu köyde her şey ama her şey insanlar tarafından kullanılabilir.Yani en basit plastik bir yoğurt ya da peynir kutusu bile insanlar için değerli... Demem o ki; sizin için hiçbir önemi olmayan bazı şeyler buradaki insanları çok ama çok mutlu kılacak, buna emin olun...  Sizden ricam kullanılmayan kılık kıyafetlerin, ayakkabıların bu yavrucaklara gönderilmesi... "
Aylar önce pek çok okuyucudan ellerindeki küçülen kıyafetleri nereye verebileceklerine dair mailler almıştım. Çocuklarınızın artık kullanılmayan kıyafetlerini bir yere vermek isterseniz veya herhangi bir nedenle bir sadaka bağışlamanız gerektiğine inanıyor ama nereye, ne vereceğinizi düşünüyorsanız Samsun'un bu köyündeki çocuklar belki de sizleri bekleyenlerdir.

Gönderimleriniz için adres: Cemile KARA 
Sarıgöl İlköğretim Okulu Yakakent Samsun 55810 tel: 0505 904 1033

Başlangıç Hikayesi

Pazar sabahı, harika bir sonbahar günü...uyandım, işimin başına geçtim.  Kahvemi içerken genellikle ilk yaptığım şey - zihnimin uyanmasını beklerken - emailleri cevaplamak, sosyal internet ağlarında ailem ve arkadaşlarımın haberlerini okumak oluyor.  Her ne kadar Facebook'u hayatımdan olabildiğince uzak tutmaya çalışsam da, aileniz ve arkadaşlarınız ile aranıza okyanuslar girdiği zaman hepsinin iyi olup olmadığını aynı anda takip edebilmek adına çok rahat oluyor.  Aslında benim gibi çok kolay endişelenen bir insan için o kadar da sağlıklı olmadığını eklemeliyim.  Mesela kardeşimin sayfasında iki gün üstüste bir aktivite olmamışsa hemen telefona sarılıyorum "ne oldu acaba?!" diye.  Neyse konudan uzaklaşmayayım, dediğim gibi uzakta olunca insan yeni yeni alışkanlıklar ediniyor.

Geçen günlerde, yıllardır takip ettiğim bloglardan birinde Samsun'dan bir hanımın yardım çağrısına rastladım.  Bu hanım elindeki imkanlarla bir dağ köyünün sesini duyurmaya çalışıyordu. Tabii ki hemen le uzatmak istedim ve ne yapabileceğime bakarken çağrısını sosyal sitelerde paylaştım.  Bu Pazar sabahı, emaillerime bakarken, Sevgili dostum ve harika insan Burçin Alpacar'ın (www.burcinalpacar.com) bu çağrıya destek amacıyle yazdığı harika yazıyı buldum...Çok duygulandım...ve düşündüm...

İnternetin gerçekten tartışmasız bir şekilde işe yardığı konulardan biri kişilerin seslerini dünyanın öteki ucuna saniyelerde duyurabilmesini sağlaması. Birden koskocaman bir jeton gürültü ile düştü. Çok uzun zamandır yapmak istediğim ama nasıl başlarım bilemediğim bir girişimin tüm çizgileri belirdi önümde. Ne zamandır kendi sanatım ve diğerlerinin üretimleri için bloglar yazıyorum, aynı şeyi neden yardımseverleri bir araya getirmek için yapmayayın. Cevap ne kadar basitti!

Biz Türkler yardım severliliğimiz ile biliniriz ama gönüllü kuruluşların, daha doğrusu zamanını gönüllü çalışmalara ayıran bireylerin sayısı oldukça az.
Belki bu konuda bir değişikliğe sebep olabilme ümidiyle Yardım Melekleri'ni huzurunuzda hayata geçiriyorum. Yardım Melekleri, hiçbir maddi kazanç beklemeksizin, ihtiyacı olanların çağrılarını kitlelere ulaştırmayı ve yardım severleri bir araya getirmeyi amaçlamaktadır.

Destekelerinizi bekliyorum...

Sevgiler,

Nihan